islami şiirler listesi için eklenen 25 entry bulunmaktadır.
 

firkatin acısına can dayanmaz
bir gece geliver, ya resulallah.
tabipler yarama çare bulamaz
derdimin dermanı, ya resulallah.

kalplerin bağı, gönlümün huzuru
kaşın hilal, gözlerin çeşm-i ahu
yüzün güneş, rayihan gül kokusu
sen ayın on dördü, ya resulallah.

taş, toprak dekor canlı bir ahenksin
ulvi bir nasip, yegane rehbersin
hürmetle beklenen gül misafirsin
sen bahar müjdesi, ya resulallah.

ilgıt ılgıt esersin gönüllerde
davetin nurdur feyyaz şebnemlerde
sevgin büyüdü, devleşti kalplerde
sevgini çok görme, ya resulallah.

yoktur mislin, vücud-i mübareksin
gidilecek yol, en parlak çizgimsin
ummanlar gibi en derin fikrimsin
salat, selam sana, ya resulallah.

 

üşüyen kalbimin en güzel yerindesin,
titreyerek atışında sen varsın.
gönül dünyamda açan,
gözyaşlarıyla suladığım,
hüzün çiçeklerindesin

hani bebeler ağlayarak arar da annesini,
sığınınca kucağına diner ağlamaklığı,
hani pınarlar vardır,
dağlar, tepeler, ovalar aşıp
yanıp tutuşur ummanın özlemiyle.
hani bulutlar vardır gökyüzünde,
nemli gözlerle rahmetini indirmede,
hani sessiz çığlıklar vardır, yüreğinde düğümlenmiş,
seslenmeye mecali kalmamış, bir derman,
hani göçmen kuşları vardır yuvasını terk eden,
kavuşmak için kanat çırparlar ılımanlığa.

bülbüller vardır, aşkınla kavrulan,
yanık şarkılar söylerler hep ardından.
seni görmek için dünya gözüyle,
sahralar aşan karaniler vardır.
leyla'nın aşkıyla çöllere düşüp,
leyla'da seni bulanlar mecnunlar vardır.
dağları delip şirine kavuşmak isterken,
yolu kapına dayanan ferhatlar vardır.
senin için vazgeçmiş fani alemden,
aşkına meftun rabialar vardır.
medine'de sevdanla umutlarını yeşerten,
bir ay doğdu üzerimize veda tepelerinden türküleriyle
bir ömür seni bekleyenlerin vardır.
sana baktıkça yüreğinde güneşler açan,
öfkesini seninle yenen ömerlerin,
edebiyle bedeninin süslemiş osmanların vardır.
küfre karşı hala direnen, direncini varlığından alan alilerin,
her şeyini arkasında bırakıp,
anam babam sana feda olsun ya resulullah diyen
her zaman sana dost, sana yoldaş olmaya hazır,
yokluğunda gözyaşı sel sel olan bekirlerin,
katledilse de bebeği gözleri önünde,
inancını dünyaya değişmeyen sümeyyelerin vardır.

ey ilahi aşkın mürebbisi!
imanın asude gölgesinde yer almayı nimet bilen,
sensizliğinde seni arayan bu ümmetini,
yalnız bırakmamak için hüzün ikliminde,
muhtaçlığının arifesinde,
lütfeyleyip gelsen kalbimizin en müstesna yerine

gelmezsen eğer ey gül kokulu, insanlığın müjdecisi!
ayaklarımız kayacak nefsin karanlık bataklarına.
nur dağından doğduğun gibi üzerimize doğmasan,
bir bir yenik düşeceğiz ebu cehillerin cehaletine,
güllerini soldurmadan gel ey allah'ın sevgilisi!
gülizarın tarumar etmeden asrın ebu lehepleri,
ebu zerlerin çöllere sürülmeden gel!
zulme karşı direnen son kalanın delinmeden surları,
eşyanın hakikatini anlayan,
malik b. dinarların kaybolmadan gel!

maksuda eremeyiz sen olmazsan,
dillerimiz lal olur,
göremez gözlerimiz hakikati,
ey varlık aleminin tek sebebi!
erkamın evinde verdiğimiz söz,
akabe'de ettiğimiz yemin adına,
rıdvan'da ettiğin tebessümler aşkına,
bil ki;
üşüyen kalbimin en güzel yerindesin,
titreyerek atışında sen varsın.
gönül dünyamda açan,
gözyaşlarıyla suladığım,
hüzün çiçeklerindesin.

 

gönüller susamış aklım kördüğüm
duygular figanda yetiş efendim
gaflette kalp gözü yoktur gördüğüm
hasretim cemalin müthiş efendim

dünya sensiz kuyu bacası dardır
insanlık çıldırdı tahammül zordur
davada zorlandık ümmetin hordur
vicdanlar yanıyor ateş efendim

gözlerim sis duman yaralı yürek
namazlar suç olmuş devrilmiş direk
islam kabul ama namazsız gerek
nemrutlar çoğaldı yetiş efendim

güller sensiz mahzun bülbül divane
sokaklar çapkınca ruhlar virane
cami ağlaşırken oynar meyhane
bülbüllere yasak ötüş efendim

 

“gül bitirmek için toprak olmalı, insan yetiştirmek için yine toprak olmalı; cennete ehli olmak için yine toprak olmalı.
toprak olmak istiyorum allah'ım!..

insanlar beni gördükleri zaman topraktan gelip yine toprağa gideceklerini hatırlasınlar.., her gidişin sana olduğunu bilsinler....
güller bitsin üzerimde ve yükselsinler göğe doğru. bülbüller, varlığıma şükrederek şakısınlar seher vakitleri, güllerin koynundan güne merhaba derken... sevgi için...
toprak olmak istiyorum allah'ım!..

bir ağaç kollannı sana doğru açsın benden, dua ederken kollarım olsun...
sonbaharda sarı yapraklar süzülerek düşsün üzerime; benimle toprak olmak için, benimle ben olmak için..
toprak olmak istiyorum allah'ım!...

kışın kar örtsün üzerimi, yalnız kalayım kendimle...
sonra içime ilham ettiğin kardelenlerle sana doğru yöneleyim... (ki duruşum da sana doğrudur. kardelenlerim baharı müjdelesin insanlara... umut için...
toprak olmak istiyorum allah'ım!...

baharda.., bülbülsüz gül olur mu hiç; “bülbül” için, bahar gelir mi yağmursuz; “yağmur” için, yağmur yağar mı duasız; dua için ve hiçbir şey olmaz rızansız: ”rızan” için...
toprak olmak istiyorum allah'ım!...

bir söğüt fidanı dursun ilkin üzerimde... sonra söğüt fidanının duası bir küçük ağaççık... ve bir gün söğüdümün gölgesinde dinlensin dünya...ve bir millet uyansın: utangaç, başı yerde, gönlü fezanın derinliklerinde bir söğüdün!.. gölgesinde senin davan için... davan ki, davamdır...
toprak olmak istiyorum allah'ım!..

yanımda kevserler aksın şınl şırıl!.ben de kevser selinde coşmuş ve sana doğru yönelmiş bir avuç toprak... cennet’inde... allah'ımın selamı üzerinize olsun...

 

rahmetini umarak
günahkar bir dille;
allah azze ve celle
ya resulallah,
alemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
kalbimizden seyrediyoruz seni.
işte
bir yaşındasın,
beni sa'd yurdundasın
sana süt anne olmadı kadınlar
bu yüzden dargın bulutlar
bir damla yağmur indirmiyor
kıtlık hüküm sürüyor beni sa'd yurdunda
minicik bir bulut var gökyüzünde
sana aşık...
ayrılmıyor başucundan
ve insanlar yağmur duasında...
hz. halime kucağına alıyor seni
yüzünde bir gölgelik... seni güneşten korumak için
oysa minicik bulut gökyüzünde
sana meftun, sana kilitli...
ve dua eden rahibin kucağındasın
dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip
kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da
ama sen unutmuyorsun
uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun
o minicik bulut ilişiyor bakışlarına
büyüyor, büyüyor...
sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan
fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini
çoğusu bilmiyor seni...
altı yaşındasın
medine-i münevvere yolundasın
yanında aziz annen ve ümmü eymen
yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında
sonra yolda, ebva'da öksüzlük karşılıyor seni
mekke'ye annesiz giriyorsun
abdulmuttalip bir başka seviyor seni
ebu talip bir başka seviyor
ya resulallah
mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında
onlar anne deyince sen yere mi bakardın
mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı ebva'ya
kaç gece anne diye hıçkırdın
efendim!
senin yerine de anne dedik annemize
senin yerine de baba dedik
yirmi beş yaşındasın
ve bambaşkasın
kimse sana denk değil
şefkat yayıyor kokun
güven veriyor sesin
sen muhammed-ül emin' sin
otuz üç yaşındasın
dalga dalga rahmet var
otuz beş yaşındasın
hadi gel bekletme yar
iniltiler çalıyor kapısını göklerin
hadi gel bekletme yar
sinesi çatlayacak resul bekleyenlerin...
hadi gel ey yar!
nur dağına davet var
işte
kırk yaşındasın
hira nur dağındasın
cibril iniyor göklerden
ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor
sen kainatın yüreğinden hasretle kopan ' ah! ' sın
karanlık gecelerimize sabahsın
sen nebiyullahsın
sen habibullahsın
sen resulullahsın
niye incittiler ki seni sultanım
niye işkence yaptılar ki sana
ebu talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar
himayesiz kaldın diye mi
kabe'deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne
' amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin ' deyişin
haremde namaz kılışın geliyor aklımıza
başına pislikler saçılıyor
başlar feda o mübarek başına
nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar
biri koşuyor mekke sokaklarından sana doğru
biri koşuyor ama sanki yere inmiş arş-ı âla
' bu koşan kimdir ' diye bir soru dolaşıyor boşlukta
bu koşan kim?
ve cevap veriyor biri:
muhammed' in kızı fatımatüz-zehra
velilerin anası...
yüzünü gözünü siliyor biricik kızın
sana yeryüzünde en çok benzeyen
gülmesi sen, ağlaması sen
' ağlama kızım ' deyişin geliyor aklımıza
niye çıkardılar ki yurdundan seni
himayesiz kaldın diye mi
onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni
seni yetim bulup barındıranı
seni alemlere rahmet kılanı
onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun
mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun
'seni bizim elimizden kim kurtaracak' diyorlardı
sen,
sen ' allah! ' diyordun
allah azze ve celle
semayı haşyet kaplıyordu
sen ' allah! ' diyordun
arş-ı âla titriyordu
bedir' de ' allah! ' diyordun
üç bin melek iniyordu alaca atlarda
yüz yirmi beş bin sahabe:
' anam babam sana feda olsun ' diyordu
ya resulallah
medine-i münevvere sokaklarında yürüyordun
neccar oğullarının küçük kızları seni görünce
sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi
' beni seviyor musunuz ' diye sormuştun onlara
' seni çok seviyoruz ya habibullah ' demişlerdi
sen de:
' allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum' demiştin
bu gün yaşayan gençler var
neccar oğullarının kızları değil belki
ama seni onlar da çok seviyor
gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar
senden başka kimseleri yok
allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun
altmış üç yaşındasın
refik-i âla duasındasın
senin için siyah yünden çizgili bir cübbe dokunmuştu
kenarları beyazdı
onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın
ve mübarek ellerini dizine vurarak:
' görüyor musunuz ne kadar güzel ' demiştin
meclisinde bulunan biri sana seslenmişti:
' anam babam sana feda olsun ya resulallah, onu bana ver '
niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile
istendiğinde kat'iyen ' hayır ' demediğini bile bile
' peki ' dedin o zata
ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin
dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı
aynı cübbeden yine yine diktirdiler
ama giyinmek nasip olmadı
haberler uçurmuştun ebu hureyre' nin diliyle:
' benden sonra öyle kimseler gelecek ki,
keşke peygamberi görseydik de ne
malımız ne de evladımız olsaydı diyecekler '
ve hz. enes ile paylaşmıştın özlemini
' beni görmedikleri halde bana iman
eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim'
sultanım!
ey medine minberinde ' ümmeti, ümmeti ' diye hüznü giyen sevgili
ey mekke mihrabında alemler hesabına ' allah! ' diyen sevgili
bize lütfü ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik
rabbinden bize ne getirdi isen amenna
duyduk, itaat ettik
ya resulallah
sen hala kırk yaşındasın
ve hala ümmetinin başındasın...
dursun ali erzincanlı

 

Bu listeler ilginizi çekebilir!

üst bottom