aşk konulu şiirler listesi için eklenen 416 entry bulunmaktadır.
 

gideceksin, ağlamaklı olacak her şey,
ağlamaklı olacak gökyüzü.
ve ağlamaklı olacak yurdum.
kağıtlarım, kalemlerim ve masam,
sandalyem, sigaram.
ve içimde yeni açan tomurcuk güllerim.

ölüm güzeldir ama böylesi yakışmaz bize.
böyle acı, böyle dayanılması zor, böylesine genç.
yakışmayacak bu güzel yüreğime,
içtenliğime, doğallığıma, insanlığıma.

kalbim çok hızlı atıyor ve sık sık nefesim kesiliyor.
ellerim titriyor ve düşüncelerim bulanıklaşıyor.
vücudum bütün doğal dengesini yitirecek.
yine her şey ağlamaklı olacak.
hayatın ta gerçeğisin. en gerçeği ve en acısı.
ve ben payıma düşeni alacağım.
acı olacak ama alacağım.

biliyor musun.?
ilk zamanlar gideceğin hiç aklıma gelmiyordu.
şimdi anlamaya çalışıyorum.
yüreğim isyanlarda.
galiba kararını verdin.
dönüşü yok mu?

yüreğimden kalkacak gemilerden
haberin bile olmayacak.
olsun istemem.
sen incinme, üzülme...
sonra acılar kalkacak
bir bir yüreğimin semalarında.
yıldızlar kayacak her nefes alışımda
göğsümün ortalarında. ta derinlerinden.

korkmadan yaşayacağım.
ne soğuk duvarların dimdik karşımda durması,
ne söylediklerinin gözlerimden,
yüreğimden, beynimden beni vurması.
ne kaçışların sonlarındaki uçurumlar
korkutacak beni.

yaşayacağım bu şehir kılığına girmiş
canavarın kollarında.
sorgularda ki cevapsız gecelerde
bir bebek gibi büyüteceğim yüreğimi.
aşka hiç zamanım olmayacak.
olamayacak.

sevgimi hep kendime ideallerime vereceğim.
aşık olmanın tadına vardı bir kez yüreğim.

merak etmek, özlemek, beklemek,
sevmek, kıskanmak...
seninle yeniden gençleşen bakışlarımı
gidersen yaşlandıracağım.
korkmadan yaşayacağım.
ne dinlediğim masallar, ne ninniler,
ne de müzikler uyutmayacak beni.
uyutamayacak.

uykusuzluğum özgürlüğümle kafa kafaya
sokak çocuklarıyla arkadaş şimdi
seni seviyorum.
bir devrimcinin tutsak kalma korkusundan
daha çok korkuyorum sen'i kaybetmekten.
islak battaniyeye sarıp yüreğimi,
büyüttüğüm aşk benim için zordu.

aşk, benim için azattı.
aşk, benim için sen'sin şimdi.
şimdi sen'i seviyorum.
ve dört duvara, yollara sığmayan yüreğim
seni kaybetmekten ilk defa bu denli korkuyor,
bu denli acıyor, bu denli yanıyor...

yine de korkacağım.
sen'i unutmayacak, unutamayacak olan
ellerimden, gözlerimden parmak uçlarımdan,
beynimden, ruhumdan, benden...!

 

ne gitmeler tüketebilir sensizliği
ne bekleyişler getirir seni bana...
bir hüzün türküsüdür durmadan çalan,
bir ayrılıktır,
durmadan kanayan...
kalem ağlar,yürek ağlar,göz ağlar...
ağlayışlara tercümandır parmaklar...
yazar...yazar...yazar...
hiç durmadan bıkmadan seni yazar...
kalemin gözyaşların durağıdır parmaklar...
parmaklar şahittir ağlayışlara...
iki yitik sevda...
iki parça can...
iki yitik hasret...

 

dumanımı sisinde tutuyorum
sokak lambalarının altına sensizliği dokuyorum
yalnızlığımı döküyorum gözlerimden
tüm zaman kervanları umuduma hamallık eder
hayatıma yüklemişken seni
tüketecek yol arıyorum
sen bitti say
ben üç nokta koyuyorum.

gece bana çöl
karanlığı delen ışık vaha
yüzüme vuran rüzgar
mevsimlerime sensizlik aşılıyor
beni işaretli sayma ayrılığa dair
seni yaşanmış tüm aşkların toplamı kadar seviyorum
sen bitti say
ben üç nokta koyuyorum…
aşk yalnızca vuslat değildir
yokluğuna sabretmektir bazen
her bakışını senet saymıyorum geleceğimize
ben yarı yolda iz bırakmam
yaranın güzeli de varmış anladım
içim kanadıkça büyüyorum
sen bitti say
ben üç nokta koyuyorum...

gözlerin gökyüzüne düşürüyor beni
seni aramıyorum yıldızların altında
aşkına bir ömür nöbet tutuyorum
ölü sevdalar vadisiyim sanma
her durduğum yere gözyaşımdan bir ben konduruyorum
sen bitti say
ben üç nokta koyuyorum...

gülüşün uzatıyor ömrümü öykümün
solumazsam seni kahramanları yürüyor üzerime
seni düşünerek kurcalıyorum deliliğimi
bütün şüpheleri sürüyorum mecnunun çölüne
kum faust’u boğar şimdi
kendime seni tanımanın bedelini ödetiyorum
sen bitti say
ben üç nokta koyuyorum...

saniyeler zamanımı çalıyor benden
adımlarım mirasımdır esmer kaldırımlara üstüme geçmişi örtüyorum
artık yüreği çalınmış bir bedenim sayende her geçen gün için saçıma beyaz bir tel ekliyorum
sen bitti say
ben üç nokta koyuyorum ...
ay ışığında yıkanıp kendimi temize çekiyorum
nedenler ve sonuçlar akıyor üzerimden
ipucu bırakıyorum sana
her karanlığa bin aydınlık çakıyorum
sen bitti say
ben üç nokta koyuyorum...

sokak lambalarının ışıklarını
adımlarımla sensizliğe dokuyorum
beni bir ana kadar sev seni yar gibi seveyim
düğümlü kalsın ayrılık
mecbur gölgeme tutunuyorum yolun sonunda
nefesin kadar uzakta nefesin kadar yakınımda
sen bitti say
ben üç nokta koyuyorum...

 

sesini duyduğunuz anda avuclarınız terlemeye kalbiniz deli gibi çarpmaya
başlıyorsa...
bu aşk değil hoşlanmaktır

ellerinizi ondan çekemiyor sürekli dokunmak sarılmak istiyorsanız..
bu aşk değil arzulamaktır

yanınızda bir tek o olduğu için onu istiyorsanız....
bu aşk değil yalnizliktır

herkes onunla olmanızı beklediği için onunlaysanız...
bu aşk değil sadakattır

size sıcak, yakın davrandığı için onunlaysanız...
bu aşk değil kendine güvensizliktir

üzülmesini istemediğiniz için onunlaysanız...
bu aşk değil acimaktır

ona değer verdiğiniz için hatalarını hoşgörüyorsanız..
bu aşk değil arkadaşliktır

bütün gün ondan başka hicbirşey düşünmediğinizi söylüyorsanız..
bu aşk değil koca bir yalandır

onun iyiliği için kendinizden çok şey feda edebiliyorsanız...
bu aşk değil yardimseverliktir

o üzgünken sizin de kalbiniz acıyorsa...
işte bu aşktır

tarif edemediğiniz bir çekim yüzünden ondan bir türlü kopamadığınızı
düşünüyorsanız..
işte bu aşktır

o herkese güçlü görünmesine rağmen içindeki zayıflığı
hissedebiliyorsanız..
işte bu aşktır

başkalarını da çekici bulmanıza rağmen hiç pişmanlık duymadan onunla
kalmaya devam edebiliyorsanız..
işte bu aşktır

 

ben seni kocaman bir yürekle sevdim. gözlerim değil, yüreğimdi seni gören.
sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun yüreğime. bir başka yerde
olamazdın zaten. sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın,
orada kalmalıydın. çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar
kolay kabullendi seni. herhangi bir konuk değildin artık. bu yüzden ne
ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. o yüreğin gerçek sahibiydin.

şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... ben dört mevsim baharı yaşadım
seninle. çiçek çiçek açtın yüreğimde. gökkuşağı zayıf kaldı, senin
renklerin karşısında. taze bir yaprak gibi yeşildin. açelya idin
pembeliğinle. üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. kırmızıydın bir
ateş gibi. ve maviydin... en çok bu renkle anmayı sevdim seni. denize
tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz düşünemedim.

seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... kendime bile dar
gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. en kızgın,
en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. içimdeki
sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. beni öylesine güldüren senin sevgindi ve
ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey
olduğunu anladım seninle...

her şeye rağmen sevdim seni. güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk
yoktu. koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. sen elimden
tuttuğunda, patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. menzil
sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim.
sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. sana
ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. ve o göle bir tek sen
girebilirdin.

sevdim ve hayrandım da... her halin çekti beni. duruşunu, uyumanı,
gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu,
olgunluğunu sevdim. sesini de sevdim suskunluğunu da.
küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. seni ve o
doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman.
sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni
yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.

seni severken yorulmadım. çünkü sen yaşam kaynağıydın. her gün yenilendim.
seninle çoğaldım, büyüdüm. eksik kalan neyim varsa tamamladın.
ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.

sevdim işte ötesi yok...

 

uykuların kaçar geceleri
bir türlü sabah olmayı bilmez
dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
ne çarşaf halden anlar, ne yastık
girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın
onun unutamadığın hayali
sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine
sevmek neymiş bir gün anlarsın

bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu
şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin
gün gelir de sesini bir kerecik duymak için
vurursun başını soğuk taş duvarlara
büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
duyarsın ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın
sevmek neymiş bir gün anlarsın

bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
niçin yaratıldığını
bu iğrenç dünyaya neden geldiğini
uzun uzun seyredersin de aynalarda güzelliğini
boşuna geçip giden yıllarına yanarsın
dolar gözlerin için burkulur
sevmek neymiş bir gün anlarsın

bir gün anlarsın sevilen dudakların
sevilen gözlerin erişilmezliğini
o hiç beklenmeyen saat geldi mi
düşer saçların önüne ama bembeyaz
uzanır gökyüzüne ellerin
ama çaresiz, ama yorgun, ama bitkin
bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın
sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı
sevmek neymiş bir gün anlarsın

bir gün anlarsın hayal kurmayı
beklemeyi
ümit etmeyi
bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
bütün vücudunu saran o korkunç geceyi
lanet edersin yaşadığına
maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
o zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden
bir gün seni sevdiğimi anlarsın

 
üst bottom