balıkesir hakkında bilgiler listesi için eklenen 28 entry bulunmaktadır.
 

balıkesir flora;

ilimizin toplam arazi varlığının yaklaşık %45'i orman arazisi, %32’si kültür arazisi, % 8’i çayır ve mera, %15’i kullanılmayan arazidir. ilin orman varlığının büyük bir kısmı dursunbey, bigadiç, sındırgı, ivrindi ve edremit ilçeleri civarında toplanmıştır. orman varlığının büyük bir kısmı karaçam ve kızılçam, kayın, gürgen, meşe, söğüt, ılgın, çınar ağaçlarından ve zeytinliklerden oluşmaktadır. yine bu ağaç türlerinin yanı sıra kaz dağlarında kaz dağı göknarı, susurluk, kepsut, bandırma ve gönen civarında kayın, gürgen ve meşe türleri bulunmaktadır. kapıdağ yarımadası ağaç türleri açısından oldukça zengindir. ayrıca korucu ve bigadiç civarında kestane, gönen ormanlarında ıhlamur, kepsut civarında kekik, sumak, kaz dağlarında adaçayı, dağ nanesi, kantaron, karabaş otu, pelin, defne, biberiye...vb. bitkiler bulunmaktadır.

ege kıyılarında makilere rastlanır. palamut meşeleri ve zeytinliklerin kapladığı alan çok geniştir. il’de zeytincilik özellikle edremit, ayvalık, burhaniye, bandırma ve erdek’te önem kazanmıştır.

balıkesir fauna;
ilimiz, anadolu’ya kuzeybatıdan giren paleoartik bölgedeki en önemli kuş göç yollarından biri üzerinde bulunduğundan, her yıl değişik türden 3 milyona yakın kuşun barındığı, konakladığı ve kuluçkaya yattığı uğrak yeridir.

özellikle bandırma kuş cenneti milli parkının ilimiz sınırları içinde bulunması nedeniyle kuş türleri yönünden oldukça çeşitlilik göstermektedir. özellikle dalgıç ,tepeli pelikan, kaşıkçı, karabatak, gri balıkçıl, flamingo, kuğu, doğan, bıldırcın, turna,, su tavuğu, bataklık kırlangıcı, ağaçkakan, ispinoz, sığırcık... vb.

ilimizin iki denize de kıyı vermesi nedeniyle balık türleri ile de zengin olduğunu görüyoruz. tatlı su balıkları olarak; sazan, kızılkanat, turna balığı, filise, yayın ve kavinne, deniz türlerinden; sardalya, hamsi, levrek, istavrit, lüfer, palamut, orkinos, kefal, kalkan, uskumru, sinagrit bol olanlardan. ilimizde, karasal hayvan türleri, ormanların bulunduğu dursunbey, bigadiç, sındırgı, ivrindi ve edremit ilçelerinde yoğunlaşmaktadır. en çok görülen türler; kirpi, gelincik, keklik, akdeniz köstebeği, benekli kaplumbağa, trakya kertenkelesi, çukurbaşlı yılan, yaban domuzu, kurt, çakal, tilki, andık vb... ‘dir.

 

balıkesir'de yaban hayatı koruma alanları;
  • dursunbey - alaçam dağları,
  • erdek - kapıdağ yarımadası,
  • gönen - yosunludağ,
  • ayvalık - adaları tabiat parkı,
  • kazdağı milli parkı,
  • bandırma kuşcenneti milli parkı’dır.

 

balıkesir'de korunan alanlar;

kuşcenneti milli parkı;

bilimsel ve estetik bakımdan ulusal ve uluslar arası ender bulunan doğal ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip doğa parçaları milli park olarak ayrılmaktadır. balıkesir ilinde 2 adet milli park bulunmaktadır.

gözetleme kulesi.
balıkesir ilinin, bandırma ilçesi sınırları içinde yer almaktadır. marmara denizinin güneyinde, uludağ ve biga yarımadası arasında uzanan bir çöküntünün tabanını kuş ve uluabat (apolyont) gölleri ve bu göllerin çevresinde yer alan geniş ovalar, kenarlarını ise yüksek dağ ve yaylalar oluşturmaktadır. doğu - batı doğrultusunda uzanan kuş gölü’nün uzunluğu 20 km, genişliği 14 km'dir.

kuş cennetinde canlı ve cansız varlıkların kendi aralarındaki ilişki, olağanüstü bir özellik gösterir. kuşkusuz bu ekosistemin farklı elemanlarının birleştirip bütünleyen ve onlara dinamik bir yaşam ortamı sağlayan gölün ılık sularıdır.

flora: göl kıyılarında bitki topluluğunun en gür olduğu yer kuş cennetidir. özellikle göl kıyıları yaz aylarında suların çekildiği yerler zengin bir bitki örtüsü ile kaplanmaktadır. kuş cennetinde en çok görülen bitki türü söğüttür. kıyılarda ise düğün çiçeği, ılgın,hasır otu, kamış, süsen, saz, ayakotu, kındıra ayrıca meşe palamut, zeytinlikler, kızılçam, karaçam, kayın, gürgen, çınar ıhlamur ve kızılağaç dişbudak da görülmektedir.

pelikanlar
fauna: göl biyolojik üretim yönünden ülkemizin en verimli göllerinden biridir. başta su kuşları olmak üzere çok zengin bir yaban hayata sahiptir. nesli tükenmekte olan türlerden tepeli pelikan, kaşıkçı, ve çeltikçi’nin büyük üreme kolonileri bulunmaktadır. tatlı su istakozu gölde bol miktarda bulunmakta olup, ticari amaçla avlanır. gölde 20 den fazla balık türü yaşamaktadır. başlıcaları sazan, yayın, turna, tatlısu kefali, filise, karabalık ve acıbalıktır. pürtüklü semender, yeşil kurbağa, ağaç kurbağası, ile ince kertenkele, benekli kaplumbağa kar faresi koruma altına alınan türlerdir. kirpi, köstebek, uzun ayaklı yarasa göl çevresinde yaşayan başlıca türlerdir.

1938 yılında avusturyalı doğa bilimci kurt koswig, istanbul üniversitesi biyoloji bölümünde çalışırken, milli parkın bugünkü bulunduğu yeri görmüş, bu olağanüstü ornitolojik değeri belirleyerek, buraya ‘kuşcenneti’ adını vermiştir. saha, 1959 yılında orman rejimine alınarak koruma altın alınmış ve milli park olarak ilan edilmiştir.

park, kuş gölü’nün kuzeydoğusunda, göl suları, söğüt korusu ve sazlıkların sağladığı beslenme, güvenlik, barınma ve üreme olanakları ile kuluçkaya yatan, kışlayan ve göç arasında 266 kuş türünden yaklaşık 2-3 milyon kuşun yararlandığı çok önemli bir sulak alandır.
biyolojik çeşitliliğin, yaban hayatının ve ekolojik dengenin korunması ve devamlılığının sağlanması için büyük öneme sahip bir ekosistem olması yanında, uluslararası öneme sahip olup, kuş zenginliği ve başarılı koruma uygulaması nedeniyle 1975 yılında avrupa konseyince ‘a sinifi avrupa diplomasi’ ile ödüllendirilmiştir. her beş yılda bir yapılan denetlemeler sonunda, 1981, 1986, 1991, 1996 yıllarında yenilenen diploma, yaşanan sorunların yarattığı olumsuz gelişmelerin izlenmesi ve iyiye gidiş gözlenmesi halinde yenilenmek üzere askıya alınmıştır. 2004 yılında askı süresi sona ermiş, yeniden a sinifi avrupa diplomasi’na sahip olmuştur.

kazdağı milli parkı;

kazdağı milli parkı, balıkesir ili, edremit ilçesi sınırları içinde, biga yarımadasının güneyinde bulunan, 21.463.0 ha genişliğinde, bir alanı kapsayan, 17.04.1993 tarihinde milli park olarak ayrılan bir milli parkımızdır.

ege bölgesi ile marmara bölgesini birbirinden ayıran ve antik çağda ‘ida dağı’ olarak anılan kazdağı, biga yarımadasının en yüksek kütlesidir. dağ üzerinde kuzey-güney yönünde uzanan derin vadi ve kanyonlar, bol oksijenli hava akımları oluşturmaktadır.

antik çağlarda mysia olarak bilinen ve mysia’lılar, kar’lar, troia’lılar, lelegler, luri’ler, lid’ler, büyük iskender, bergama krallığı, roma imparatorluğunun yerleşim gördüğü bölgede; thebe, astria, anderia, antandros, adremytteıon, killa, krysa, lyrnessos gibi antik kentler ile tahtakuşlar köyündeki ülkemizin tek köy etnografya müzesi de bulunmaktadır. ayrıca sarıkız efsanesinin geçtiği sarıkız tepe ile hasanboğuldu efsanesinin geçtiği sutüven şelalesi ve hasanboğuldu göleti de milli park sınırları içindedir.

kazdağı milli parkında halen pınarbaşı ve sutüven‘de (hasanboğuldu) olmak üzere düzenlenmiş 2 günübirlik kullanım alanı bulunmaktadır.

kazdağı ve çevresi yoğun ormanlarla kaplıdır. bu ormanlar babadağ dediğimiz ana kütlenin edremit körfezi’ne bakan güney yamaçlarında daha seyrek, bayramiç’e bakan kuzey kesiminde ise, iklimsel nedenlerle daha sıktır. ana kütlenin batısına doğru assos, babakale etrafında arazinin yapısı değişir ve volkanik bir özellik kazanır. özellikle dere yataklarında ve bazı kırsal alanlarda, akdeniz’e özgü bitki topluluklarından olan makilere rastlanır. bu maki topluluklarını oluşturan defne, kocayemiş, mersin, pınar meşesi, katırtırnağı ve yabanıl zeytin ağaçlarının kazdağı’nın iklim özellikleri ile özdeşleşmiştir. kazdağı’nda çok çeşitli ağaç türü bulunur. özel koruma alanı içinde görebileceğimiz kazdağı göknarı bunların en değerlilerindendir. kendi doğal ortamında sadece kazdağı’nda bulunan bu ağaç türü, babadağ’ın kuzeydoğu yamaçlarında ve 1000 –1500 m yüksekliklerde yayılım gösterir. 25-30 m kadar boy atabilen, dar ve konik tepeli, piramit görünüşlü dekoratif bir ağaçtır. mısır koçanına benzer uzun kozalakları olur. bu bölge 1988 yılında çıkarılan bir yasa ile ‘kazdağı göknarı tabiatı koruma alanı’ ilan edilerek özel korumaya alınmıştır.

fauna: mitolojide dünyanın ilk güzellik yarışmasının bu dağda düzenlendiği, afrodit, hera ve athena’nın katıldığı ve jüri başkanlığını truva kralının oğlu paris’in yaptığı bu ilk yarışmada, afrodit’in seçildiği bilinmektedir. ünlü tarihçi homeros’un ‘bol pınarlı vahşi hayvanlar anası’ olarak betimlediği kazdağları’nda, günümüzde de su bakımından zengin kaynak ve derelerle kaplıca ve termal kaynak bulunmaktadır. kazdağı’nın özellikle derin vadilerinde ve yüksek tepelerinde yırtıcı kuşlardan kartal, şahin atmaca, kerkenez ve kuzgun görülür. ayrıca kazdağı, göç eden kuşların önemli bir uğrak yeridir. sayıları azalmış olan keklik, bıldırcın, karatavuk, sülün ve tahtalı gibi kuşlara da rastlanır.

bitki örtüsü ve yaban hayatı özelliğine sahip, manzara bütünlüğü içinde halkın dinlenme ve eğlenmesine uygun doğa parçalarıdır. balıkesir ilinde 1 adet tabiat parkı bulunur.

(alibey adası, sarımsaklı yarimadasi, çiçek adası hariç, adaların tamamı)

ayvalık adaları tabiat parkı:

ilçe: ayvalık
alanı: 17 950.0 ha
iletişim tel : 0 266 312 59 87
faks: 0 266 312 59 87
kaynak değeri: jeomorfolojisi, peyzaj güzellikleri ve rekreasyonel olanaklar.
fauna: tavşan,keklik, tilki, porsuk
flora : kızılçam, ardıç, yabani zeytin.

kazdağı göknarı tabiatı koruma alanı:

ilçesi: edremit
alanı: 258.0 ha
ulaşım: edremit’e 35+000(asfalt+orman yolu)
iletişim: tel: 0 266 373 14 80
faks: 0 266 373 14 80
kaynak değeri: endemik ve nesli tükenmekte olan göknar türüne sahip eşsiz bir eko-sistem.

marmara bölgesinde, balıkesir ili, edremit ilçesi, orta oba – zeytinli köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. saha balıkesir'e 124 km. mesafededir. kazdağı göknarı, karaçam, doğu kayını sahada bulunan başlıca ağaç türü; geyik, karaca, domuz, ayı, kurt, çakal sahada yaşayan başlıca hayvan türleridir

 

balıkesir ayvalık;

antik kaynaklarda ‘nesos, chalkis, pordoselene, khidonia’ yerleşim birimleri olarak belirtilen ve ayvalık civarında lokalize edilen yerlerden nesos, bugünkü alibey adası, khidonia alibey adası’nın lale adası’na bakan kısmı, korifantis ve gümüşlük civarında buluntular veren birimler olarak karşımıza çıkmaktadır

ayvalık merkezini ele aldığımızda alibey adası girişindeki khidonia’da helenistik, roma ve bizans dönemlerine ait kültür kalıntıları gözlenmektedir.

osmanlı kayıtlarında 1770 tarihindeki deniz savaşı ile söz edilmeye başlanan ayvalık, 1789’dan itibaren önemli bir metropolitlik ve gayri müslimlerin yaşadığı özerk bir bölge olarak öne çıkmaktadır. bu özerklik kentte yaşayan rum ahalinin 1821 yunan ayaklanmasına katılmasına kadar sürer. sonraları ilçenin büyük bir kısmı boşaltılır ve 1840 yılında karesi sancağına bağlanarak osmanlı devletinin bir ilçesi olur. daha sonra rumların dönmelerine izin verilmekle beraber kent, eski canlılığına kavuşamamıştır.

29 mayıs 1919 yunan kuvvetleri tarafından ingilizlerin desteği ile işgal edilen ayvalık’ta, ulusal kurtuluş savaşımızın ayvalık cephesini kuran 172. alay komutanı yarbay ali bey tarafından ilk kurşun sıkılmış. şirin ilçemiz, 19 ve 20.inci yüzyılın başlarında en parlak dönemini yaşamış. o günlerden zamanımıza neo-klasik mimarinin ender örneklerini ayvalık sokaklarında görmekteyiz. bu doku içinde yükselen kiliseler ise göze çarpmakta. kentin yerleşim düzeni amfiteatr şeklinde olup, dar cadde ve sokaklar ve birbirine bitişik evler görülmeye değer.

100 km ‘den fazla kıyı şeridi olan ilçenin yüz ölçümü 285 km², nüfusu ise 50.000 civarı. kendine özgü kıyı iklimi olup, lodos ve poyraz rüzgarları hakimdir. yazın ise kavurucu sıcaklarda esen imbat ve meltem rüzgarı serinletici etki yapar.

ekonomisi tarım ve tarıma bağlı sanayiye dayalıdır. başlıca tarım ürünü; zeytin ve pamuktur. ayrıca çam fıstığı ve mandalina yetiştirilir. zeytinyağı, sabun ve zeytin fabrikaları başlıca sanayi kuruluşlarıdır. ilçede turizm ise diğer önemli gelir kaynağı olup, sarımsaklı plajları ve şeytan sofrası ilçenin en tanınmış doğal güzelliklerindendir.

ilçemiz izmir- bergama üzerinden gelip truva - çanakkale - edirne ve istanbul'a uzanan e-24 kara yolu üzerinde, ege'nin akdeniz sahil şeridinin başladığı yerde kurulu. ayvalık, izmir'e 2, bursa’ya 4.5, çanakkale’ye 3 saat gibi kısa sürede varılabilecek belli başlı merkezlerin ortasındadır. ilçemizden midilli adası’na feribot ile yaklaşık 2 saatte ulaşmak mümkündür.

 

balıkesir burhaniye;

şehrin tarihçesi, bilinebilen ilk yerleşim yeri olan ve bugünkü iskele mevki yakınlarında lidya kralı krezüs’ ten çok önceleri kurulan anahor veya pidasus adlarıyla anılan büyük bir şehir ile başlar. m.ö. 1443 yılında, ilk kez mysia bölgesi halkı tarafından inşa edilmiş olan kent, antik çağda adramytteion’a bağlı olarak kalmış ve tarih boyunca da adramytteion (latince adıyla adramyttion) veya adramyttum adları ile birlikte anılmıştır. adramytteion adı lidya kralı krezüs’ün kardeşi adramys’ten kaynaklanır. adramys , savaşlarda harap olan kenti yeniden inşa ettirmiş ve kendi adını vermiştir.

tarih kitapları edremit körfezinin çok eski çağlardaki en önemli yerleşim yerinin eski edremit diye bilinen, bugünkü ören iskelesi yanında bulunan karataş mevkiinden itibaren 8 km.lik bir daireyi kapsayan adramytteion olduğunu yazar. tarihçiler adramytteion’un civarında troya, pergamon ve taip gibi ünlü şehirlerin bulunduğunu, o devirde bölgedeki tek anayasa mahkemesinin adramytteion’da olduğunu ve kentin hukuk merkezi olarak anıldığını belirtirler. romalıların istila devrinde edremit ile birlikte roma imparatorluğu topraklarına katılmış olan kent, bu devirde kültürel bakımdan çok önemli bir yerde bulunmaktaydı. ms. 280-305 tarihlerinde anadolu’daki 45 psikoposluktan biri adramytteıon’da bulunmaktadır.

daha sonraları bizans imparatorluğu egemenliğine giren şehir, bu dönemde önemini giderek kaybetmiş ve bu topraklar üzerinde sık sık yaşanan savaşlardan dolayı günümüze çok az sayıda tarihi eser kalmıştır. selçuklu imparatorluğunun yükselme devrinde bu imparatorluğun egemenliğine giren kente, selçuklu imparatoru kiliç aslan tarafından sınır komutanı olarak tayli baba gönderilmiş; tayli baba bölgeyi bizanslılardan tamamen temizlemiş ve dağınık halde yaşayan halkı, bugünkü taylıeli köyü’nün olduğu yerde toplayarak burayı kendine merkez yapmıştır. ancak bölgenin dağlık ve genişlemeye elverişsiz olması yüzünden taylıeli halkını daha sonra bugünkü memiş mahallesinin olduğu düzlüğe taşımıştır. selçukluların dağılması ile karesioğulları’nın eline geçen kent,1323 yılında da osmanlı imparatorluğu’na bağlanmıştır. 1484 yılında ise bugünkü kızıklı köyü’ne doğru uzanan su kemeri’ne atfen kemer adını almıştır. 1866 yılına kadar edremit’e bağlı bir bucak olan kent, 1867 yılında bağımsız ilçe olmuştur. 19. yy’da sultan abdülhamit zamanında oğlu burhanettin’in adına atfen ilçenin adı burhaniye olarak değiştirilmiştir. milli mücadele döneminde tüm ege bölgesi ile birlikte işgale uğrayan burhaniye 08 eylül 1922’de kurtulmuştur.

ilçe merkezi, denizden 4 km. içeride olup, denizden 10 m. yüksekliktedir. akdeniz ve ege iklimlerinin karakteristik özelliğini gösterir. kış ayları ılık ve yağışlı, yaz ayları ise sıcak ve kurak geçer. bölge, kara ve denizin ısınma farkından doğan meltem ve imbat rüzgarlarının etkisi altındadır.

ekonomisi tarıma dayalıdır. başlıca ürünler zeytin, pamuk, sebze çeşitleri, şeker pancarı, buğday ve çeşitli meyvelerdir. zeytinyağ, sabun, un konserve ve salça fabrikaları başlıca sanayi kuruluşlarıdır. turizm de en önemli gelir kaynaklarındandır.

balıkesir - izmir - çanakkale yol ayrımı üzerinde bulunan burhaniye’den bu üç ilimize günün her saatinde otobüs bulunabilmektedir. ayrıca bursa, ankara ve istanbul gibi büyük illerimize de her gün sabahtan gece yarısına kadar çeşitli saatlerde otobüs vardır. ilçe girişinde kurulan ve üç yıldır hizmet vermekte olan körfez hava alanı da ilçeye ulaşımda çok önemli bir olanak sağlamaktadır. thy haftada iki gün karşılıklı olarak istanbul - burhaniye seferleri yapmaktadır.

 

balıkesir gömeç;

antik adı ‘kisthene’dir. yerleşim merkezinin kuzeyinde, deniz kıyısında, eski tunç çağından itibaren kesintisiz yerleşilmiş kızçiftliği höyüğü vardır. buradan çıkan seramik malzeme, ilçenin mö. 1200’den itibaren ege adaları ve batı ege kıyıları ile sıkı ticari ilişkide olduğunu anlatmaktadır.

ilçe merkezi 400-500 yıl önce 1 km. batıda, balıbahçe mevkinde ‘ağaköy’ adı ile kurulmuş; daha sonra bugünkü yerine taşınarak, emrutabat adı zamanla armutova’ya dönüşmüştür. merkezde yoğun arıcılık yapıldığından, merkeze bal peteği anlamında “gömeç” adı verilmiştir. gömeç adı bucak merkezi, armutova adı ise, tüm bucak’ın adı olarak kullanılmıştır. gömeç i.dünya savaşında yunan işgaline uğramış, 6 eylül 1922 tarihinde düşmandan kurtarılmıştır. karaağaç kasabamızda istiklal savaşı sırasında ali çetinkaya’nın komutasında karaağaç cephesi komutanlığı kurulmuş, savaş süresince görev yapmıştır.

gömeç belediyesi, 1913’de kurulmuş, 1928 yılında kaldırılmıştır. daha sonra 16.12.1955 tarihli müşterek kararname ile kurulmuş; 1956 yılında faaliyete geçmiştir.

ilçemiz arazisinin % 70’i dağlık, %30’u ovalık olmak üzere 223km² olup, doğusunda madra dağı bulunmaktadır.

ilçemizin yüksek kesimlerinde kızıl çam yer yer fıstık çamı mevcut olup denize doğru zeytin ağacı, tarım arazilerinde buğday, pamuk, domates fasulye, bezelye bamya ekimi yapılmaktadır.

ilçemiz çanakkale-izmir (e-87) kara yolunun kıyısında yer almaktadır.gömeç, izmir'e 170 km balıkesir'e 120 km uzaklıktadır.

 
üst bottom