balıkesir hakkında bilgiler listesi için eklenen 28 entry bulunmaktadır.
 

balıkesir gönen;

kaplıcalar çevresinde yapılan hafriyatlar sırasında ortaya çıkan mozaikler, yazılı taşlar sütun başlıkları, madeni paralar gibi tarihi eserler gönen’in, yerleşim yeri olarak kullanılmasının milattan önce’sine dayandığını göstermektedir. ms.ii.yy. ait bulunan kitabelerde şehrin adı ‘sıcak su şehri, thermi’, hamamlarda ‘granikaion hamamları’ olarak geçmektedir. bu kitabelerde, sıcak suyun şehir için önemli olduğu ve şifa dağıtan suyun insanlara sunulması için yardım yapan yönetici ve kişilerin isimleri belirtilmektedir.

uzun süre bizans yönetiminde kalan bölge, 13.yy’da anadolu selçuklularının eline geçmiş, bu devletin dağılmasından sonra karesi beyliği yönetiminde kalmış ve nihayet 1334 yılında osmanlı idaresine katılmıştır.

doksan üç harbi denilen 1877-1878 türk-rus savaşının ardından balkanlar’dan ve kafkasya’dan çok sayıda türk boyu göçmen olarak gelip gönen'e yerleşmiştir.

1881 yılında erdek’ten ayrılarak ilçe yapılmış, 1885 yılında belediye teşkilatı kurulmuştur. 6 temmuz 1920'de yunan işgaline uğramış, 6 eylül 1922 de kurtarılmıştır.

ilçenin yüz ölçümü 1152 kilometrekare olup, arazi genellikle ovalık, batısı ve güneyi dağlıktır.

marmara denizinin etkisinde kaldığından ılıman bir iklim hüküm sürmektedir. yazlar sıcak, kışlar yağışlı ve ılıktır.

hayvancılık ilçe ekonomisinde önemli yer tutar. tavukçuluk ve arıcılık yaygındır.

son yıllarda süt sanayi, çeltik fabrikası, plastik poşet, salça konserve kauçuk, terlik fabrikaları ilçe sanayinin gelişmesini sağlamıştır. ayrıca karpuz ve şeftalisi meşhurdur.

ilçe merkezinde ve ekşidere köyünde bulunan sıcak su kaynakları çok eskiden beri bilinmektedir. insanların şifa bulmak için geldikleri gönen, şehirleşme tarihinde “kaplica şehri”ya da “şifa şehri” olarak tanınmaktadır.

ilçeye ulaşım kara yolu ile sağlanmaktadır. bandırma 45 km mesafede olduğundan hızlı feribot ile istanbul'a da ulaşım çok kısa zamanda yapılabilmektedir.

 

balıkesir manyas;

coğrafyacı strabon’a göre bu beldenin en eski sakinleri dolionlardır. eski ismi milotopolis veya pemaninos olan manyas’ın ergili mevkide yapılan kazılarında, 6. ve 7. yy’a ait doğu yunan seramik parçaları elde edilmiştir. 12. asır sonunda anadolu selçuklu devleti çökünce karesi bey, bu bölgeyi egemenliği altına almıştı. manyas 1337 yılından sonra ise osmanlı idaresine geçmiştir. 1877 osmanlı – rus harbi sonucunda kırım türklerinden 25 hane, bölgeye yerleşmiştir. çevre halkı tarafından tatar köy adı verilen ve çeşitli göçlerle büyüyen yerleşim, bandırma’ya bağlı manyas nahiyesi olmuştur. 1936 yılında 3012 sayılı kanunla balıkesir'e bağlı bir ilçe haline gelmiştir.

yüz ölçümü 586 km²'dir. kuzey kesimi ovalık olup, toplam yüz ölçümünün %30’unu teşkil etmektedir. %70’ini kaplayan güney kısmı ise dağlık ve engebeli araziye sahiptir. 19.000 hektar ormanlık saha bulunmaktadır. ilçe manyas gölü’ne 10 km mesafede gölün güneyinde bulunmaktadır. ilçenin rakımı 55 m'dir.

ilçe ekonomisi ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılığa dayanır. sulu araziden yılda 2 ürün alabilmek mümkündür. yetiştirilen ürünler arasında buğday, ayçiçeği, şeker pancarı, domates, mısır, lahana başta gelmektedir. küçükbaş hayvancılıkta merinos,kıvırcık türü koyun ve kıl keçisi beslenmektedir.

komşu ilçelerden ve ilimiz otogarından her saat kalkan otobüslerle ulaşım sağlanmaktadır.

 

balıkesir edremit;

ilçe, ege bölgesinin kuzeyinde-çanakkale-izmir kara yolunun üstünde edremit körfezinden 8 km. içerinde kurulmuştur. izmir'e 200 km. ve çanakkale’ye 135 km. uzaklıktadır. ticaret merkezi olup zeytin ve zeytinyağı başta olmak üzere birçok ürün bulunmaktadır.

eski edremit; adramut, adramyttion, landramytti, edremittin gibi çeşitli adlarla anılmıştır. kent lidya kralı krezüs’ün eline geçtiğinde kardeşi adremis tarafından yeniden yaptırılıp süslenir ve onun adını alır. eski edremit kenti, m.ö.548’de perslerin, 422’de delolusların, 334’de iskender’in,132’de romalıların eline geçer. burada yapılan tersanelerde büyük gemiler yapılır. m.s. 600 yılında adli teşkilatın merkezi olur. 1076’da selçuk sultanı süleyman şah'ın hücumuna uğrar, halk çevreye dağılır. 1099’da edremit ve civarı bizans imparatoru aleksi kommen’in eline geçer. edremit’in türklerin eline geçmesi üç ayrı koldan gerçekleştirilen mücadeleler sonucu olur. sonuçta türk akıncılarının komutanı yusuf sinan şehrin anahtarını alır ve bir hamam ile cami yaptırır. (kurşunlu cami) osmanlı döneminde ise edremit ve akçay’daki tersanelerde, kazdağları’ndan elde edilen kerestelerle gemiler yapılır. midilli adasının alınmasında edremit körfezi kıyılarında bir çok kahraman denizciler yetişmiştir. 9 eylül 1922 tarihinde edremit tam bağımsızlığına kavuşmuştur.

1671 hektarlık araziye yayılan ilçemizde; kızılkeçili çayı, zeytinli çayı, edremit çayı bulunmaktadır. deniz seviyesinden 300 m. sonra kızılçam ve sarıçam ormanları başlar. beypınarı bölgesinde dünyada çok nadir görülen kazdağı göknarları mevcuttur.

ilçede meyve ve sebze yetiştiriciliği gelişmiştir. ayrıca pancar, mısır, buğday,elma ve pamuk yetiştirilir. akçay ve altınoluk ‘da balıkçılık önemli yer tutar.

ilçe ekonomisinde kazdağları milli parkı, altınoluk ve akçay önemli bir turizm potansiyeline sahiptir.

edremit – merkez ve akçay otogarından yurdun çeşitli yörelerine otobüs ve minibüs ile ulaşım sağlanmaktadır. edremit’ten yaklaşık 7 km. uzaklıkta izmir kara yolu kenarında körfez havalananından istanbul'a yaz aylarında uçakla ulaşım sağlanmaktadır.

 

balıkesir havran;

çok eski bir yerleşim yeri olarak, havran’nın bilinen ilk ahalileri lelegler ve pelasglardır. m.ö.546 ‘da lydia devleti, persler tarafından yıkılınca havran bölgesi de pers egemenliğine girdi. m.ö. 334 ilkbaharında makedonyalı iskender ile persler arasındaki savaştan galip çıkan iskender tüm mysia bölgesinin ( uludağ ile kaz dağları arasındaki bölge) hakimi oldu. m.ö. 283 yılında kurulan bergama krallığı, bu bölgede hakimiyet kurdu.

1071 malazgirt zaferinden sonra türklerin eline geçmiştir.
1175 de eskişehir ovasında toplanan 100.000 türkmen hiç bir sultandan emir almadan muğla, denizli, bergama ve edremit havalisine gelerek kıyı kentlerine yerleştiler. bölgedeki dağlardan birine adı verilen eybek bey de bu akının içinde yer almıştır.

1280 de danişmend soyundan geldiği için bölgedeki türkmenler tarafından büyük hürmet gösterilen karesi bey, kısa sürede bölgede hakimiyet kurdu. böylece bölge kesin olarak türklerin eline geçti.

1402 ankara savaşında osmanlı ordusu yenilip geri çekilince timur’un askerleri bursa’ya girerek hazineye el koydu. kazdağları’na saklanan osmanlı askerlerini ele geçirmeye çalışan timur’un torunlarından şeyh nurettin mahmut emrindeki orduyla, bunları izleyip havran’a geldi. ele geçiremeyince de yıllardır barış içinde yaşayan ve zenginleşen havran ve çevresini talan edip, yakıp yıktılar. tahribat öylesine büyüktü ki, 1890’lara kadar osmanlı belgelerinde havran bölgesi; “viraneli” kaydolundu. daha sonraları onarılarak güzelleştirilen şehre ‘huriler diyarı’ anlamına gelen havran ismi verilmiştir.

antik dönemde havranın adının “aureline” altın ülkesi olarak anıldığı söylenir. altının simgesi olan au, latince “avrum“ dan gelmektedir. havran isminin zamanla aureline’ den ‘altın ülkesinden gelme’ ihtimali de oldukça yüksektir.

osmanlı döneminde havran bölgesi, edremit kadılığına bağlı büyükçe bir köy (kariye ) durumunda kalmıştır. çanakkale zaferinin kazanılmasında büyük katkısı bulunan ve 276 kg top mermisini kaldıran koca seyit çavuş ile yine bu savaşta kahramanca mücadele eden ömer çavuş havranlıdır.

i. dünya savaşı sonrası milli mücadelede havranlılar, edremit kuvâ-yi milliye teşkilatına bağlı olarak kurulan havran heyeti ile yer almış, havran bölüğü ile ayvalık cephesinde 172. alay komutanı ali çetinkaya komutasında diğer körfez halkı ile birlikte düşmana karşı mücadele etmişlerdir. buna rağmen 30 haziran- 1 temmuz 1919 gecesi havran’a giren yunan birlikleri, 6 eylül 1922’ de balıkesir’ i kurtaran milli müfrezenin balya üzerinden körfez bölgesine hareket eden bir kolu tarafından 8 eylül 1922’ de düşman işgalinden kurtulmuştur.

havran, ege bölgesinin edremit körfezi’ne doğru uzanan verimli bir ovası üzerine kurulmuş, denizden 33 m. yükseklikte bir yerleşim yeridir.

ilçede zeytinlikler geniş alana yayılır. ayrıca pamuk, baklagil ve tahıl tarımı yapılır. meyvecilik özellikle narenciye yetiştiriciliği son yıllarda oldukça gelişmiştir. ilçede zeytinyağ fabrikaları da bulunmaktadır.

ilçeye balıkesir merkez otogarından kalkan otobüslerle ulaşılabileceği gibi diğer komşu ilçelerden de kolaylıkla gidilebilir.

 

balıkesir marmara adası;

adada ilk yerleşme, antik çağda miletoslularca olmuştur. adada deniz kolonileri ile bağlanan yerleşim, 15.yy’dan itibaren de türklerle devam etmektedir. ada halkının çoğunluğu oluşturan rumlar, yüzyıllarca türklerle yan yana yaşamışlardır. lozan anlaşması mübadele maddesi hükümlerince rumlar, yunanistan'a gitmek zorunda kalınca adaya özellikle karadeniz bölgesinden gelenler ile girit adasından mübadele ile gelenler yerleştirilmiştir.

antik ismi prokonnesos olan ada, kyzikos ile birlikte delos deniz birliğine bağlanmıştır. ilk çağlardan bu yana mermer yatakları nedeniyle ülkeyi imar etmek isteyen roma ve bizans imparatorluğunun en ünlü komutanlarının ilgisini çekmiştir. osmanlı döneminde de yapılan cami ve sarayların mermerleri buradan sağlanmıştır.

marmara adaları marmara denizinin güneybatısında ada kapıdağ yarımadası ile şarköy arasında sığ bir deniz alanında yer alır. marmara denizindeki adaların en büyüğü, ismi mermer ve marmor‘dan gelen marmara adası yaklaşık 110 km2‘lik bir alana sahiptir. adanın en yüksek yeri, radar tepe olarak da bilinen ilyas tepenin adeta denize kafa tutarcasına yükselişi, vahşi ve sarp görünümü yaşam dolu iklimi suyu, denizi ve nihayet denizle kaynaşmış insanıyla, özel bir konum ve niteliğe sahiptir. marmara adası 4 temmuz 1987 yılına kadar erdek ilçesine bağlı kalmış bu tarihten itibaren ilçe olmuştur. marmara ilçesine bağlı 4 köy ve 2 beldesi vardır. çınarlı köyü, gündoğdu köyü asmalı köyü, topağaç köyü ile saraylar ve avşa beldesi.

adanın doğal yapısını oluşturan mermer ilk çağdan günümüze kadar önemli bir ihraç ürünü olmuştur. çınarlı köyü, isminden de anlaşılacağı gibi yüzyıllara meydan okuyup günümüze kadar ayakta kalmayı başaran, tarihi eser niteliğindeki çınarlarıyla ünlüdür. balıkçılık da oldukça ilerlemiştir. asmalı köyü, adanın son istanbul çıkış noktası olması nedeniyle yat turizmine oldukça elverişlidir. turizmin yanında zeytincilik ve balıkçılıkla oldukça gelişmiştir. eski ahşap rum evlerinin hala kullanıldığı asmalı köyü’ nün birazı pomak, çoğu karadenizli olan sakinleri geçimlerini çam toplayarak ve balıkçılık yaparak sağlamaktadırlar. rumlardan kalan bu eski tahta evler tarihten birer sayfa gibi duvarlarına yapılan resimleri asırlardır korumaktadırlar. topağaç köyü, adanın tarımsal faaliyetlerine en elverişli köyü olup, adanın sebze ihtiyacının önemli bir kısmını sağlamaktadır.

saraylar, başka bir deyişle mermerler kenti... is.2-3. yüzyıllarına inen en erken buluntular, mermer ocaklarının tarihini roma devrine kadar götürüyor. yani 1800 yıldır mermer çıkarılıyor. buradan çıkartılan mermerler dünyaca ünlüdür. saraylarda bir açık hava müzesi bulunmaktadır.

marmara ilçesi, sofralık zeytin üretiminde büyük gelişim sağlamıştır. balıkçılık ise temel geçim kaynağıdır.

ilçemizin ada olması nedeniyle sadece deniz ulaşımı mevcuttur. marmara adasından tekirdağ istanbul ve erdek'e gemi ve motorlarla ulaşım sağlanmaktadır. her gün marmara’dan erdek'e gemi seferleri düzenlenmektedir.

 

balıkesir bigadiç;

ilçemiz, tarihi olarak misya bölgesi önemli askeri geçit noktalarından birini teşkil etmektedir. tarihi kaynaklara göre beş bin yıllık bir geçmişe sahip ilçemiz; frigyalılar, lidyalılar, persler, romalılar, selçuklular, karesi beyleri ve osmanlı devrini yaşamış ve bir çok değişikliklere uğramıştır. bilhassa karesi beyliği ve osmanlılar zamanında imar görmüş olup, önemli tarihi eserler meydana getirmiştir.

bigadiç tarihi gelişimi içerisinde “didi moti he”, “akhyrous”, “bigadia” “bigados”, “bugadiç”, “bigadiç” isimlerini almıştır.

karesi beyliği tarafından imar edilen bigadiç, bu beyliğin kervan yolları üzerinde idi. ayrıca askeri amaçla da kullanılıyordu. tarım alanları çok önemli olan bigadiç, osmanlılar zamanında daha merkezileşerek büyüdü, önemli bir kültür merkezi oldu. bu dönemde cami, han, hamam ve medrese gibi bir çok eserler yapılmıştır.

meşrutiyet döneminde mülteci iskanına yerli halkın karşı çıkması üzerine zamanın padişahı tarafından ilçe statüsü balya’ya kaydırıldı. 1942’de önemli bir depremle harap olan bigadiç, yeniden imar edilerek 1943 yılında ilçe statüsüne dönüştürüldü.

ilçemiz marmara ile ege bölgesi geçiş iklimi şartlarının etkisi altındadır. genellikle yazları sıcak ve kurak, sonbahar mevsimi uzun ve ılık, kış ayları zaman zaman kar yağışlı, bazen kurak, ilkbahar kısa ve yağışlı geçmektedir.

bigadiç, marmara bölgesi, güneydoğu marmara alt bölgesi içinde balıkesir ili’ne bağlıdır. şehir eski balıkesir-izmir yolu üzerinde balıkesir'e 38 km. mesafeye kurulmuştur. denizden yüksekliği 180 m. yüz ölçümü 1007 km2'dir.

bigadiç ilçesi orman yönünden zengindir. iğne yapraklılar en büyük paya sahiptir. toplam arazisinin %47’si ormanlık sahadır. ilçe çevresinde orman varlığı çok olmamakla birlikte alaçam ve ulus dağı çam ormanları ile kaplıdır. ilçede orman ürünlerine dayalı mobilya, kereste ve doğrama sektörü gelişmiştir. il ekonomisine katkı sağlamaktadır. ayrıca boraks madeniyle zengindir. ilçeye diğer komşu ilçelerden kolaylıkla ulaşılabileceği gibi il merkezinden her saat düzenli otobüslerle de gidilebilir.

 
üst bottom