balıkesir hakkında bilgiler listesi için eklenen 28 entry bulunmaktadır.
 

balıkesir kepsut;
ilçenin ne zaman ve kim tarafından kurulduğu bilinmemektedir. kepsut’un bergama krallığı, misyalılar devrindeki adı hadri anut veya herun’dur. şimdiki adı kes-bit ‘kesildiğinde hemen yerine yenisi yetişen’ anlamına gelmektedir. arazinin verimli olması mahsulün çabuk yetişmesi nedeniyle kesbit denilmiştir. halk arasında söylenen “arabamın espiti dolaşalım kesbiti” türküsüne bakılacak olursa isminin “kesbit” ten geldiği varsayımı daha doğrudur. bir başka varsayım da, (kev-keb-i-sut) kelimesi faydalı yıldız demektir.

1953 yılına kadar ( kepsüt) olarak resmi yazışmalarda ismine rastlanan ilçemizin adı ilçe olması hakkındaki kanunda kepsut yazıldığı için artık o günden sonra bu şekliyle söylenmeye başlamıştır. kelimelerden hangisi olursa olsun bölgenin verimliliğini ifade ettiği bir hakikattir.

1956 yılında bir arkeoloğun bu bölgede yaptığı incelemede bulduğu eserlerden bir kısmının tunç devrine ait yortan tipi mezarların mevcut olduğu, bu mezarlardan çıkan seramiklerden anlaşılmıştır.

ilçenin ova köylerinde roma, bizans devirlerine ait yazılı taşlara rastlanmaktadır. dedekaşı köyü hududu içinde büyük bir yığma mezar (tümülüs) akçaköy’de de devrin büyükleri için yapılmış mezarlar meydana çıkarılmıştır. kepsut, asyayı ön asya ile anadolu köprüsü üzerinden dünyanın batısına bağlayan en önemli kavşak bitimi olan bölgede yer alır. osmanlılar devrinde bursa vilayetine bağlı olan kepsut, mülki teşkilatın kuruluşundan 1283 rumi senesine kadar bursa’ya bağlı bir kaza olarak kalmış, 1867 tarihinde nahiye olarak balıkesir sancağına bağlanmıştır. 27.02.1953 tarih ve 6068 sayılı kanunla 1.3.1953 tarihinde bugünkü konumu olan balıkesir iline bağlı bir ilçe haline gelmiştir.

ayrıca ilçenin tekkeışıklar köyünde, yıldırım beyazıt'ın sancak beylerinden olan ve ankara savaşı’na katılan ayni ali bey”in türbesi de tarihi önem taşır.

ilçenin kuzeyinde susurluk, batısında balıkesir merkez ilçesi, güneyinde bigadiç, doğusunda dursunbey , kuzey doğusunda bursa mustafakemalpaşa vardır. yüz ölçümü 894 km2 olup, balıkesir il merkezine uzaklığı ise 26 km'dir.

ilçe ekonomisinin temeli tarım ve hayvancılıktır. şeftali, çilek, elma ve çeşitli meyve üretimi yapılmaktadır.

ilçede yazları kurak ve sıcak, kışları ılık ve yağmurlu geçer. kışlar ova bölgesinde yağmur, dağlık bölgelerinde ise yağmur ve kar şeklinde görülür. şeftali diyarı olarak bilinen ve yurdumuzun şeftali üretiminde büyük payı olan ilçemizde diğer meyve ve sebzelere göre daha az işçilik, daha az sermaye ile daha fazla kar ettiği şeftaliye rağbet her geçen yıl artmaktadır. her yıl sulanabilir tarım arazilerine 15-20 bin şeftali fidanı dikilmektedir. 15 haziran - 15 eylül tarihleri arasında ilçemizde her zaman şeftali bulmak mümkündür. ilçemiz merkez, hotaşlar, tekkeışıklar, şeremetler, recepköy, keçidere. bağtepe, akçaköy, beyköy ve karaçaltı köylerinde olmak üzere 11 çeşidi tüysüz nektarin, 25 çeşit şeftali yetiştirilmektedir. ilçemizde yetiştirilen şeftalinin tadı, aroma, renk ve kalite açısından diğer bölgelerde yetişen şeftaliye göre daha farklılık göstermekte bu da toprak yapısından, tabii gübre kullanımından ve iklimden kaynaklanmaktadır.ayrıca geleneksel hale gelen şeftali festivali temmuz ayının son haftasında 13 yıldır kutlanmaktadır.bunun yanı sıra ilçemizde çilek, vişne, erik kısaca her türlü sebze ve meyve üretilmektedir.

ilçeye kara yolu ile ulaşım sağlanmakta, ilden diğer illere kara yolu ve demir yolu ulaşımı bulunmaktadır.

 

balıkesir sındırgı;

ilçemizin tarihi çok eski yıllara dayanmaktadır. sındırgı´nın şehir olarak kuruluşu xvi. yy’dan daha eskilere dayanır. antik dönemdeki adı ‘carsea’ olan sındırgı’da, mevcut verilere göre sındırgı ve çevresinde erken tunç çağ, frig, lidya, klasik yunan, helenistik, roma ve bizans dönemlerinin kesintisiz olarak yaşandığı anlaşılmaktadır.

ilçe merkezine yakın helenistik döneme ait tümülüsler, oda mezarları, frig kaya mezarı lidya dönemi tümülüsler ilçenin günümüzden 2600 sene önce yerleşime sahip olduğunu anlatmaktadır.

200 yıl kadar iran egemenliği altında kalan bölge, bergama krallığı ile birlikte romalıların yönetimine geçmiş, daha sonra önce bizans sonra selçuklular tarafından ele geçirilerek idare edilmiştir. karesi beyliğinden sonra osmanlı egemenliği altına girmiştir. 1884 yılında belediye kurulmuş, 1913 yılında yeniden ilçe olmuştur.

29 haziran 1920 tarihinde yunan işgaline uğrayan ilçenin halkı, canla başla mücadele ederek düşman birliklerini (sindirmiş, yıldırmış), sonuçta bir yerde barınamayacaklarını anlayan işgalciler bir çok yangın çıkardıktan sonra ilçeyi terk etmişlerdir.

3 eylül 1922 de işgalcilerden temizlenen sındırgı bugünü resmi kurtuluş günü kabul edip, her yıl coşku ile kutlanmaktadır.

sındırgı, 1433 km² yüz ölçümüne sahip olup, denizden yüksekliği 250 m'dir. balıkesir´in güneydoğusunda yer almaktadır. eski balıkesir-izmir yolu üzerinde, balıkesir'e 63 km uzaklıktadır.

başlıca dağları ulus, sidan ve dikmen dağlarıdır. ilçenin başlıca akarsuları; simav çayı, ilıcalı ve cüneyt çaylarıdır. ilçemizde göl bulunmayıp, bir tane baraj bulunmaktadır. akdeniz iklimine sahip ilçede, kışlar yağışlı ve ılık yazlar kurak ve sıcak geçmektedir. ilçe arazisinin %51´i ormanlık, %24´ü tarıma elverişli alan, %22´lık kısım dağlık ve kıraç arazi,%3´lük kısmı ise çayır, mera ve sulu tarım arazisinden oluşmaktadır. ormanlık alan 71.550 hektardır.

ilçede tütün başta olmak üzere, susam, buğday, kavun, karpuz ve çeşitli hayvan mahsulleri üretimi önem kazanmaktadır. dokumacılık revaçtadır. yağcı bedir halıları dünyaca ünlüdür. ayrıca kaolen madeni zengindir.

ilçeye ulaşım kara yolu ile yapılmaktadır. balıkesir il merkezine 63 km, izmir'e 145 km uzaklıktadır. balıkesir otogarından her saat kalkan otobüsler bulunmaktadır.

 

balıkesir bandırma;

bandırma'nın içinde bulunduğu bölgede yapılan kazı ve araştırmalardan, bu alanda m.ö. 6. bin yılının ortalarına uzanan neolitik ve 5. bin yılının sonlarına uzanan kalkolithik yerleşmelerin olduğu tespit edilmiştir.

m.ö. 4000 yıllarında bölgede yortan kültürünü ve m.ö. 3000'li yıllarda ilk tunç çağı ile birlikte bölgede troia kültürü ile paralellik taşıyan yerleşmelerin varlığı görülmektedir. m.ö. 2000 başlarında yörede bilinmeyen nedenlerle yerleşmelerin azaldığını görüyoruz. daha sonra demir çağı (m.ö. 1200 – 525) ile birlikte bandırma bölgesinin belirgin bir şekilde yeniden önem kazandığını, antik ege’den ve balkanlar’dan anadolu’ya göçlerin olduğunu ve yörenin yeni kültürlerle tanıştığını anlıyoruz.

m.ö. 2000 yılı sonlarından bölgenin osmanlı egemenliğine girinceye kadar ki dönem içerisinde bölgede büyük bir kültür mozaiğinin yaşandığını, frigler’in, lidyalılar’ın, mysialılar’ın, traklar’ın, persler’in, makedonların roma ve bizanslıların etkili oldukları anlaşılmaktadır.

m.ö. 550 – 334 yıllarında persler’in egemenliğinde kalan bölge daskyleion’da bulunan pers (akhaemenid) satrap’lığı (genel valilik) nedeniyle çok önem kazanmıştır.

büyük iskender’in m.ö. 334 yılında persler’i yenmesiyle bölge, makedonyalılar’ın eline geçmiş, sonraki yıllarda türkler’in eline geçinceye kadar roma ve bizans yönetiminde kalmıştır.

bandırma’ya türkler’in girişi ise anadolu’da ilk türk devletini kuran kutalmışoğlu süleyman bey’in 1076 yılında kyzikos’la birlikte aydıncık ve bandırma’yı fethetmesiyle gerçekleşmiştir. 1106 yılında selçuklu sultanı 1. kılıçarslan’ın vefatı sonrası bölge tekrar bizans egemenliğine geçmiştir. 1115 yılında bölgeye hücum eden türkler bursa ve apollonia’yı alarak kyzikos ve panormos üzerine yürümüşler, ancak haçlılar’ın ardı arkası kesilmeyen akınları karşısında geri çekilmişler bölge bizans egemenliğinde kalmıştır.

12. yüzyılın sonlarında selçuklu uç beyleri egemenliklerini ilan etmişler, bandırma’da karesi beyliğinin himayesine girmişler. merkezi balıkesir olmak üzere bölgeyi idare eden karesi bey daha sonraları marmara ve çanakkale sahillerini, karabiga ile birlikte bazı şehirleri eline geçirmiştir.

türkler’in bölgedeki hakimiyetinden çekinen bizanslılar anadolu’da türk beylerinin ilerleyişini durdurmak için ispanya’dan katalanlar adıyla bilinen paralı askerler getirerek kyzikos’a yerleştirmişlerdir.

bir süre aydıncık ve hüdavendigar'a bağlı olan bandırma 16. yüzyılın 2. yarısında galata kazası kapıdağ nahiyesine bağlanmıştır.

bandırma'nın o yıllardaki gelişmesinde padişahın dergah-ı ali çavuşlarından haydar çavuş’ un bandırma’ya yerleşmesi önemli bir etken olmuştur. bazı kaynaklarda bandırma’ya sürgün olarak gönderildiği belirtilen haydar çavuş, sahilde kendi adını taşıyan bir cami, medrese, hamam, beş ev, on dükkan yaptırmıştır. bu eserleri vakıf olarak bandırma’ya bırakan haydar çavuş’un bundan sonraki yaşamı konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

bandırma, 1830 yılında erdek ilçesi kapıdağ bucağına bağlanmış, tanzimat'a kadar voyvodalıkla idare edilen bandırma tanzimat'ın ilanından sonra gerçekleştirilen idari yapılanmadan sonra erdek ilçesine bağlı bir bucak olmuştur.

1874 yılında büyük bir yangın geçiren bandırma'nın tamamına yakını bu yangında harap olmuştur. yangın sonrası bandırma kısa zamanda yeniden onarılmış, haydar çavuş cami de on bir yılda kagir olarak yeniden yapılmıştır.1876- 1878 osmanlı- rus savaşı sonunda, kırım ve romanya’dan göç eden tatarlar’ın bandırma’ya yerleştirilmesi şehirde bir canlanmaya ve nüfusunun artmasına neden olmuştur. bu gelişmeler sonrası bandırma, 1878 yılında karesi sancağı’na (balıkesir) bağlı bir ilçe merkezi haline getirilmiştir.

bandırma'nın yüz ölçümü 690 km2 olup, denizden yüksekliği 1 metre ile 764 metre arasında değişmektedir. ilçenin kuzeyinde yer alan ve kendi adıyla anılan körfezin uzunluğu 31 km'dir. bandırma, önemli bir liman kentidir. istanbul, bursa ve izmir illerinin ortasında güney marmara'nın en önemli kentlerinden biridir.

bandırma ilçesi, gelişmişlik bakımından balıkesir ili içinde merkez ilçenin önünde birinci sırada. türkiye genelinde 858 ilçe arasında 30.sırada yer almaktadır. il olabilecek ilçeler arasında bandırma 87 ilçe içinde beşinci sırada bulunmakta ve il yapılması gereken ilk üç ilçe arasında yer almaktadır.

coğrafi konumu itibariyle bandırma ekonomik faaliyetlerin gelişimi açısından uygun koşullara sahiptir. bandırma limanının önemli bir deniz ulaşım merkezi olmasının temel nedenlerinden biri, kapıdağ yarımadasının fırtınaları engellemesidir. ayrıca arazı yapısının ulaşımı kolaylaştırıcı nitelikte olması bandırma açısından bir avantaj olarak değerlendirilebilir.

ilçenin en yüksek dağı, doğusunda yer alan 764 metre yüksekliğindeki karadağ’dır. ilçenin kuzeyinde yer alan kapıdağ ise bandırma ve erdek körfezi ile çevrelenmiş bir yarımadadır.

eskiden kıyıya oldukça yakın bir ada durumunda olan kapıdağ, sonradan kara ile birleşerek, bir yarımada şeklini almıştır.

bandırma körfezinin 15 km. güneyinde bulunan kuş gölü’nün yüz ölçümü 164 km2'dir. ortalama derinliği 2-3 metre olan kuş gölünün en derin yeri yaklaşık 4 metredir.

bandırma, sahip olduğu kara, deniz, hava ve demir yolu ulaşım olanakları ile, ulaşımı oldukça kolay bir yerleşim birimidir. kara yolu ile; balıkesir üzerinden ege’ye ve güneye, bursa üzerinden tüm anadolu’ya ve istanbul'a, çanakkale üzerinden de trakya’ya, kısaca yurdumuzun her yanına rahat ulaşım olanağı olan bir kenttir.

deniz yolu ulaşımında da bandırma, son derece rahat bir konumda bulunmaktadır. gelişmiş ve donanımlı limanı ile marmara bölgesinin giriş kapısı özelliğini taşımaktadır. 1998 yılında başlatılan istanbul-bandırma arasındaki hızlı feribot (araç + yolcu) ve deniz otobüsü (yolcu) seferleri, bandırma – istanbul ulaşımına büyük kolaylık getirmiştir. yaz aylarında karşılıklı altı seferin üzerine çıkan yoğun taşıma programı ile, iki saat gibi kısa bir zamanda, üstelik rahat bir yolculukla istanbul'a ulaşmak mümkündür.

demir yolunu tercih edenler için ise; her gün yapılan bandırma – balıkesir - izmir arasındaki düzenli tren seferleri, farklı bir ulaşım alternatifi sunmaktadır.

deniz yolu ulaşımı ile marmarayı ege’ye ve akdeniz'e bağlayan istanbul deniz otobüsleri a.ş. bağlı deniz otobüsleri periyodik olarak seferler yapmaktadır. bandırma istanbul arası 62 deniz mili olup yaz sezonunda sefer sayıları değişmektedir.

demir yolu ulaşımı olarak ilçemizden balıkesir, akhisar, manisa, izmir'e gitmek üzere karşılıklı olarak tren seferleri yapılmaktadır.

 

balıkesir balya;

ilçenin kuzeybatısında yer alır. kurulduğu tarih ile ilçenin adının nereden geldiği kesin olarak bilinmemektedir. hellenistik ve roma dönemine ait iskan kalıntıları bulunmakta, ilçe sınırları içinde grek ve pers uygarlığı’na ait tümülüsler de görülmektedir. ilçenin kuruluşu maden yataklarının bulunması ile başladığı tahmin edilmektedir. yine kadıköy kalesi diye anılan harabelerin romalılar zamanında kaldığı anlaşılmaktadır.

ilk belediye teşkilatı 1895 yılında kurulmuş olup, 1910 yılında ilçe statüsüne kavuşmuştur. ilçe topraklarında bulunan simli kurşun madeni 1940 tarihine kadar ilçenin temel ekonomik kaynağı olmuştur.

ilçe ekonomisi tarıma dayanmaktadır. toprakları çok verimli olmadığından sınırlı üretim yapılmaktadır. başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, mısır ve nohuttur. 230 m. rakımlı, 952 km² yüz ölçümlü olup, marmara ile karasal iklim özellikleri görülmektedir. balıkesir-çanakkale yolu ilçenin ulaşımını sağlar. terminalden kalkan servisler bulunmaktadır.

 

balıkesir susurluk;

ilçemiz lidyalılar, romalılar, bizanslılar ve selçukluların egemenliklerinden sonra, karesi beyliğinin idaresine geçmiştir. osmanlı idaresine geçmesi orhan gazi zamanında gerçekleşmiştir.

susurluk’un bulunduğu yer, karesi beylerinden iğne bey vakfına ait ormanlık ve bataklık boş bir alan iken iğne bey’in torunları burasını “ susığırlık” adı altında bir çiftlik halinde idare etmiştir. daha sonra “miladi 1634” tarihlerinde karaman tarafından gelen hacı hatip oğulları adlı akıncılar buraya yerleşmişlerdir.

burası çiftlik halinde iken, bursa ve istanbul'a geçen kervanların konaklama yeri olmuştur. 1858 ve 1878 türk-rus savaşında anadolu’ ya göç eden bulgaristan ve kafkas göçmenleriyle sonraları ahmet vefik paşa tarafından iskan ettirilen türkmen aşiretleriyle kalabalıklaşmıştır.

bir söylentiye göre; suların bolluğu ve sığır sürülerinin bulunması nedeniyle, buraya “susığırlık” denilmiş, sonradan bu isim “susurluk”a dönüşmüştür.

susurluk 1892’ de bucak, 1926’ da ilçe olmuştur. 5 eylül 1922 susurluk ’un düşman işgalinden kurtuluş günüdür. her yıl 5 eylül de “kurtuluş bayramı” törenlerle kutlanmaktadır.

şeker fabrikası ilçenin önemli sanayi kuruluşlarından biridir. özel sektöre ait ay çiçek yağı, peynir fabrikası, dondurulmuş gıda fabrikası, salça konserve fabrikaları da bulunmaktadır.

ayrıca ağaç masa, sandalye işleriyle, mobilya imalathaneleri ilçeyi ön plana çıkarmaktadır.

ulaşım imkanları bakımından ilçe merkezi çok elverişli bir konumda olup, istanbul, izmir, balıkesir ve bandırma kara yolu üzerindedir. balıkesir'e uzaklığı 44 km., bursa iline uzaklığı 108 km'dir.

izmir-bandırma demir yolu ilçeden geçmekte olup, en yakın sivil hava alanı ise 108 km. uzaklıktaki bursa hava alanıdır.

 

balıkesir dursunbey;

roma uygarlığı döneminde dursunbey civarına abriettene adı verildi. abriettene bölgesinde merkez olan dursunbey' in ismi de hadrianeia idi. hadrianeia (dursunbey) romalılar döneminde önemli para basım yerlerinden biri idi. roma imparatorları döneminde başta hadrian, antonius, pivs, faustina, marcus aurelius, gibi önemli imparator ve komutanlar isimlerini ve resimlerini taşıyan bakır ve gümüş paralar darb ettirmişlerdir. hadrianeia ismi ünlü roma imparatoru hadrian'dan gelmektedir. dursunbey yöresine verilen "hadrianeia" ismi de büyük olasılıkla onun şerefine kurulan bir şehir olduğunu göstermektedir. hadrianeia şehrinin milattan sonra 131-132 yıllarında kurulduğu tahmin edilmektedir.

dursunbey ilçesi, ege iklim bölgesi içinde yer almakla birlikte yükseklik ve deniz esintilerine kapalı olması itibariyle yazlar daha serin, kışlar daha sert geçmektedir. vejetasyon süresi oldukça kısadır.

balıkesir ilinin doğusunda yer alan ilçemizin rakımı 639 m. yüz ölçümü 1952 km² dır. dursunbey coğrafi yönden ege bölgesi sınırları içerisinde kalmaktadır. arazi yapısı itibariyle dağlık ve çok engebeli bir karaktere sahiptir. en yüksek dağı alaçam 1683 m. yüksekliğindedir. ilçemizin arazisinin büyük bir kısmı orman ile örtülüdür. ilçemizin iklimi kısmen akdeniz, kısmen karasal iklim özelliklerini taşır. kışları soğuk, yazları sıcak geçer, kış ve bahar ayları bol miktarda yağış alır.

dursunbey, balıkesir mutasarrıflığına bağlı "balat" adi ile anılan bir bucak merkezi iken 1918 yılında ilçe haline getirilmiştir. ilçenin geçim kaynağı orman ve orman ürünleri olup meyve ve sebze üretimi de gelişmiştir

ilçenin en yaygın ulaşımı balıkesir iliyle sağlanmaktadır. günde 3 tren ve her saat başı otobüs ile ulaşmak mümkündür. ilçe merkezinin balıkesir'e uzaklığı 72 km'dir. ilçe aynı zamanda izmir-ankara demir yolu üzerinde olduğundan balıkesir-manisa ve izmir güzergahı ile kütahya-eskişehir ve ankara güzergahına günde 3 kez tren seferi bulunmaktadır. ayrıca ilçe merkezinden bursa iline de günde 2 kez düzenli toplu taşıma araçları işlemektedir.

 
üst bottom