Ayrılıklar zordur. Herkesin ayrılmak için seçtiği farklı yollar vardır. Kadınlar ayrılıklardan önce çok ince düşünürler, zor karar verirler. Karar verdikten sonra dönüşleri olmaz. Erkekler düşünmez, önlerine ne gelirse onu yaşarlar. Sonra da yollar, evler, hayatlar ayrıldıktan sonra geç olduğunu bilmeden gözleri yaşlı ikinci şans isterler.
İlişkileri ayrılık uçurumuna götüren sebepler ortak olsa da bardağı taşıran son damla her zaman farklıdır. Aslında damlalara sadece farklı demek haksızlık olur. Onlar sıra dışıdır. Yemeğin tuzu, halıyı tırtıklayan kedi, misafirler için kızartılacak tavuk kanadı sayısı, kuru fasulyenin az ya da çok pişmiş olması, açık unutulan tuvalet kapısı bile bardağın taşmasına sebep olabilir. Son damla, tek bir damla olarak önemsiz görülebilir ama içinde tüm sorunların özetini taşır.
Ayrılık kararı bir kadın için ufak çaplı bir sorgulamadır. Tüm boşlar doldurulur, dolular boşaltılır. Dolaplar dökülür, çekmeceler düzeltilir. Bütün bunları tek başına yapar kadınlar, en yakınlarının bile haberi olmaz. Ayrılığa karar vermiş kadın bu konuyu neredeyse hiç açmaz. Son damlayı bekler.
Erkekler ise ayrılık düşüncelerini dillerinden hiç düşürmezler. Kararsızlıklarını konuşarak örtbas etmeye çalışırlar. Acıtırlar. Her fırsatta ayrılalım, boşanalım, taşınıyorum derler ama söz icraata gelince dururlar. Hayatlarındaki kadını bunalttıktan ve ona ayrılık kararını aldırtacak zamanı verdikten sonra ‘tamam, benim de istediğim buydu’ derler. Aslında onlar da son damlayı beklerler. Aralarında tek fark vardır, onların arkaları dönüktür.
Kadınlar ayrılık fikrinden önce her zaman ilişkiyi toparlamaya çalışırlar. Bazen sesli bazen sessiz mesajlar verirler. Ama mutlaka konuşurlar, konuşurlar ve konuşurlar. Bu yüzden onlar gevezedir, bu yüzden onlar dırdır ederler. Aslında amaçları tektir. Erkekler ne yapar? Dinliyormuş gibi yaparlar. O yüzden sorunlar onların gözünde canlanmaz, onlara göre sorun yoktur, kadınlar abartıyordur. Biz hep abartırız.
Canlandırmaya bu kadar çalıştıktan sonra eğer ilişki soluyorsa artık yapacak bir şey yoktur. Kadınlar bu yüzden, istisnalar hariç ikinci şansı vermez. Fakat, laf aramızda, yine de izlerler. Ayrılıklardan sonra dost kalma modasına bu yüzden uyulur. Konuşmalarını dinlerler, çaktırmadan başucu kitaplarına göz atarlar. Besleyip büyüttüklerini hemen gözden çıkartmazlar. Düzeleceğini hissettikleri anda yuvaya geri çağırırlar. Ama dedim ya, bu adamlar istisna, tek tük.
İki kişilik mutsuzluk yerine tek kişilik mutluluğu seçmek teorikte kolay, pratikte zordur. Eğer hayatlar aynı evde birleşmişse zorluklar da çoğalır. Kadınlar cüzdanlarının yardım ettiği ölçüde az eşya taşırlar yeni hayatlarına. Sonra da hepsinden yavaş yavaş kurtulurlar. Gelen her yeni eşya yeni hayatın bir parçası olur ve yeni hayat başlar. Yeni hayat mutluluk garantilemez ama mutsuzluk biter.
Bu yazı yeni yıl arefesinde yeni hayata karar vermiş ve elini taşın altına koymuş tüm kadınlara, en çokta O’na, ablama…